30 Haziran 2018 Cumartesi

ALEVİ İNANCININ TEMEL HEDEFİ "Murtaza ÇİÇEK" Kaynak: Hüsnü Merdanoğlu/Tarihi Gerçekler Işığında 100 soruda ALEVİLİK.


ALEVİ İNANCININ TEMEL HEDEFİ
Murtaza ÇİÇEK
Anasyasa değişikliği nedeniyle 16 Nisan 2017 pazar günü yapılacak referandum ile ilgili, gerek sünni inancındaki gerekse alevi inancındaki arkadaşlar şu soruyu sormaktalar; Aleviler hayır mı, evet mi diyecekler? (Sivil toplum örgüt yöneticiliği-başkanlık vs. yaptığım ve zaman zaman söyleşi ve muhabbetlerde konuştuğum için)
Bu soruya cevap vermeden önce alevilik konusunda bir şeyler söylemem gerekir; Alevilik konusunda tarihi kaynaklar, Alevi inancının sözlü taşıyıcıları olan ozanlarımızın dile getirdikleri dizelerin içeriği ve cem ibadetlerinde uygulanılan kurallar, dile getirilen söylemler dikkatle incelendiğinde alevi inancında asıl amacın; kendisine, ailesine, topluma ve insanlığa yararlı "olgun insan olmaktır". Bu amaca erişe bilmek için;
Tanrı'ya korku ile değil, sevgi ile yaklaşmak ve Tanrı'ya yakın olma anlayışı esastır. Bu bağlamda; Tanrı'ya yakın olmak, Tanrı'nın varlığını her an hissetmek, kendi kendini yargılamak "kendini bilmek", Tanrının yeryüzündeki temsilcileri olan (başta insan olmak üzere) canlılara sevgi ile yaklaşmak, bu sevginin sürekliliğini koruyabilmek için; "eline, beline, diline sahip olmak", Alevi inancının temel ilkelerini oluşturmaktadır.
Alevi inancında, öbür dünyaya kaerci bir yaklaşımla değil, bu dünyada "insan"ı merkeze koyan bir anlayışla yaklaşmaktadır. Bu anlayışa göre; "insan" iki yarı özün oluşturduğu bir bütündür. Bu özlerden biri "gövde", diğeri ise "can"dır. Gövde (beden) geçicidir ve toprak olacaktır. Can ise tanrısal kaynaktır. Can sözcüğü çoğu kez, "sevgili", "dost", "aranılan içten arkadaş", "Tanrı", "güzel her varlık" anlamında da kullanılmaktadır. Alevilikte "insan" kavramı o denli yücelmiştir ki, insan "Tanrı'nın konuşan dili, söyleyen ağzıdır." Bu bağlamda Alevilik, Tanrıyı insanda arayan bir inançtır. Tanrı'nın sıfatları insanda belirir.
Alevi inancında insan;
-Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisidir.
-Tanrı'nın evi, insanın gönlüdür (kalbidir). Bu nedenle insanı hoş tutmak ve ona yönelmek (değer vermek) gerekir. Bu anlamda; insana saygısızlık, Tanrı'ya saygısızlıktır.
-İnsan Tanrısal bilgiyle donatıldığı için kutsaldır.
Bu anlayış Alevi ozan Aşık Daimi (1932-1983) tarafından şu dizelerle özetlenmiştir.
"İnsan Hak'ta Hak insanda,
Ne arar isen bak insanda,
Her keramet var insanda,
Madem ki ben bir insanım."
Tanrı'ya yakın olmanın bir anlamı da; yaşamın her aşamasında Tanrıyı yanında hissetmek, Tanrı ile kul arasındaki uzaklığı yaklaştırmak demektir. Böyle bir anlayış; insanı gerçek anlamda "insan" (insanı kamil-olgun, yararlı insan) yapacağı da açıktır. Zaten Alevi inancında asıl hedef; aklı kullanarak insanı kamil olmaktır.
Bilinen gerçektir ki; insan, doğal olaylar dışında dünyadaki yaşamı kolaylaştırılmasında ya da zorlaştırmada en çok etkin olan varlıktır. İnsan, yaşamı kolaylaştıran, ömrü uzatan ve neslin geleceğini güvenceye alan tüm etkenleri, aklını kullanması çağa uygun geleceği hazırlayan eğitime verdiği önem sayesinde gerçekleştirmiş ve gerçekeştirmektedir. Bu nedenle, inanç kurallarını aklın önüne geçmesine izin vermeyen toplumlar, inanç kurallarını yerine getirirken, aklın gereğini yerine getiren toplumların tutsağı durumuna düşmektedirler.
Yaratanı (Tanrı'yı) yaratılanı (insanı) Yaratanın yeryüzündeki temsilcisi olarak gören bir inanç sistemini, sadece "Hz. Ali'yi sevmek" şeklinde tanımlamak, Alevilik inancının doğru anlaşılmasını engellemeye yönelik bir gayrettir. Bu gayret içinde olan dernek, vakıf yöneticilerine ve siyasetçilere en özlü yanıtı; gözleri göremeyen ancak gönül gözü açık olduğu için gerçekleri görme yeteneğine sahip olan Aşık Veysel Şatıroğlu'nun (1894-1973) şu dizeleri vermiştir:
Aslım Türk'tür Elhamdülillah Müslüman.
Şükür Amentüye etmişiz iman.
Kalbime yaraşmaz şirk ile güman
Gönlümüz nur ile dolu sayılır.
Alevi inancının temel hedefini oluşturan "olgun insan" )insanı kamil=eksiksiz insan) olabilmek için, devriye (döngü) aşamalarını/çemberini tamamlaması bunun için de "edep" sahibi olması gerekmektedir.
Anayasa referandumu oylaması ile ilgili soruya gelince; hangi inançtan olursa olsun aklını kullanan insan ne tercih yapacağını bilir. Aklını kullanmayanlar ise birilerinin aklının etkisine girer. Alevilere gelince; inanç kültür kodlarında var olan; sorgulayan, eleştiren, aklını kullanan bireyler olarak, kendisinin, çoçuklarının ve ülkesinin geleceğini düşünme zorunluluğundan ve demokrasiye olan inançları dolayısıyla "HAYIR" diyeceklerdir.
***
*Hüsnü Merdanoğlu/Tarihi Gerçekler Işığında 100 soruda ALEVİLİK.
[12:38, 30.3.2017] İzmir Mürteza bey: ALEVİ İNANCININ TEMEL HEDEFİ *
Anasyasa değişikliği nedeniyle 16 Nisan 2017 pazar günü yapılacak referandum ile ilgili, gerek sünni inancındaki gerekse alevi inancındaki arkadaşlar şu soruyu sormaktalar; Aleviler hayır mı, evet mi diyecekler? (Sivil toplum örgüt yöneticiliği-başkanlık vs. yaptığım ve zaman zaman söyleşi ve muhabbetlerde konuştuğum için)
Bu soruya cevap vermeden önce alevilik konusunda bir şeyler söylemem gerekir; Alevilik konusunda tarihi kaynaklar, Alevi inancının sözlü taşıyıcıları olan ozanlarımızın dile getirdikleri dizelerin içeriği ve cem ibadetlerinde uygulanılan kurallar, dile getirilen söylemler dikkatle incelendiğinde alevi inancında asıl amacın; kendisine, ailesine, topluma ve insanlığa yararlı "olgun insan olmaktır". Bu amaca erişe bilmek için;
Tanrı'ya korku ile değil, sevgi ile yaklaşmak ve Tanrı'ya yakın olma anlayışı esastır. Bu bağlamda; Tanrı'ya yakın olmak, Tanrı'nın varlığını her an hissetmek, kendi kendini yargılamak "kendini bilmek", Tanrının yeryüzündeki temsilcileri olan (başta insan olmak üzere) canlılara sevgi ile yaklaşmak, bu sevginin sürekliliğini koruyabilmek için; "eline, beline, diline sahip olmak", Alevi inancının temel ilkelerini oluşturmaktadır.
Alevi inancında, öbür dünyaya kaderci bir yaklaşımla değil, bu dünyada "insan"ı merkeze koyan bir anlayışla yaklaşmaktadır. Bu anlayışa göre; "insan" iki yarı özün oluşturduğu bir bütündür. Bu özlerden biri "gövde", diğeri ise "can"dır. Gövde (beden) geçicidir ve toprak olacaktır. Can ise tanrısal kaynaktır. Can sözcüğü çoğu kez, "sevgili", "dost", "aranılan içten arkadaş", "Tanrı", "güzel her varlık" anlamında da kullanılmaktadır. Alevilikte "insan" kavramı o denli yücelmiştir ki, insan "Tanrı'nın konuşan dili, söyleyen ağzıdır." Bu bağlamda Alevilik, Tanrıyı insanda arayan bir inançtır. Tanrı'nın sıfatları insanda belirir.
Alevi inancında insan;
-Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisidir.
-Tanrı'nın evi, insanın gönlüdür (kalbidir). Bu nedenle insanı hoş tutmak ve ona yönelmek (değer vermek) gerekir. Bu anlamda; insana saygısızlık, Tanrı'ya saygısızlıktır.
-İnsan Tanrısal bilgiyle donatıldığı için kutsaldır.
Bu anlayış Alevi ozan Aşık Daimi (1932-1983) tarafından şu dizelerle özetlenmiştir.
"İnsan Hak'ta Hak insanda,
Ne arar isen bak insanda,
Her keramet var insanda,
Madem ki ben bir insanım."
Tanrı'ya yakın olmanın bir anlamı da; yaşamın her aşamasında Tanrıyı yanında hissetmek, Tanrı ile kul arasındaki uzaklığı yaklaştırmak demektir. Böyle bir anlayış; insanı gerçek anlamda "insan" (insanı kamil-olgun, yararlı insan) yapacağı da açıktır. Zaten Alevi inancında asıl hedef; aklı kullanarak insanı kamil olmaktır.
Bilinen gerçektir ki; insan, doğal olaylar dışında dünyadaki yaşamı kolaylaştırılmasında ya da zorlaştırmada en çok etkin olan varlıktır. İnsan, yaşamı kolaylaştıran, ömrü uzatan ve neslin geleceğini güvenceye alan tüm etkenleri, aklını kullanması çağa uygun geleceği hazırlayan eğitime verdiği önem sayesinde gerçekleştirmiş ve gerçekeştirmektedir. Bu nedenle, inanç kurallarını aklın önüne geçmesine izin vermeyen toplumlar, inanç kurallarını yerine getirirken, aklın gereğini yerine getiren toplumların tutsağı durumuna düşmektedirler.
Yaratanı (Tanrı'yı) yaratılanı (insanı) Yaratanın yeryüzündeki temsilcisi olarak gören bir inanç sistemini, sadece "Hz. Ali'yi sevmek" şeklinde tanımlamak, Alevilik inancının doğru anlaşılmasını engellemeye yönelik bir gayrettir. Bu gayret içinde olan dernek, vakıf yöneticilerine ve siyasetçilere en özlü yanıtı; gözleri göremeyen ancak gönül gözü açık olduğu için gerçekleri görme yeteneğine sahip olan Aşık Veysel Şatıroğlu'nun (1894-1973) şu dizeleri vermiştir:
Aslım Türk'tür Elhamdülillah Müslüman.
Şükür Amentüye etmişiz iman.
Kalbime yaraşmaz şirk ile güman
Gönlümüz nur ile dolu sayılır.
Alevi inancının temel hedefini oluşturan "olgun insan" )insanı kamil=eksiksiz insan) olabilmek için, devriye (döngü) aşamalarını/çemberini tamamlaması bunun için de "edep" sahibi olması gerekmektedir.
Anayasa referandumu oylaması ile ilgili soruya gelince; hangi inançtan olursa olsun aklını kullanan insan ne tercih yapacağını bilir. Aklını kullanmayanlar ise birilerinin aklının etkisine girer. Alevilere gelince; inanç kültür kodlarında var olan; sorgulayan, eleştiren, aklını kullanan bireyler olarak, kendisinin, çoçuklarının ve ülkesinin geleceğini düşünme zorunluluğundan ve demokrasiye olan inançları dolayısıyla "HAYIR" diyeceklerine inancım tamdır.
Murtaza Çiçek (30.03.2017)
*Kayak:Hüsnü Merdanoğlu/Tarihi Gerçekler Işığında 100 soruda ALEVİLİK.